Küreselleşme ülkeler arası alışveriştir. Tabi bu alışveriş sadece mal alışverişi değil aynı zamanda kültürlerin, fikirlerin, görüşlerin alışverişidir. Küreselleşmeyi çok boyutlu olarak adlandırabiliriz çünkü küreselleşmenin ekonomik boyutu olduğu kadar kültürel, siyasal, teknolojik, sosyal boyutları da vardır.
Küreselleşme yeni oluşmuş bir olgu değildir. Bugün bu olgunun üçüncü evresindeyiz. Geçmişe yani ilk evresine baktığımızda 1490’larda merkantilizm etkisiyle başladığını ve ardından sömürgecilikle sonuçlandığını görürüz. İkinci evresi sanayileşmeyle başlamış ve sömürgecilik emperyalizme kafa çevirmiştir. Üçüncü evre ise1970’lerden sonra çok uluslu şirketler, iletişim devrimi, SSCB’nin yıkılması gibi olaylarla süregelmiştir. Bazı ekonomistlere göre ise küreselleşme insanlığın başlangıcıyla birlikte başlamış günümüze kadar etkisini sürdürmüştür. Anlaşılacağı üzere küreselleşmenin başlangıcı hakkında kesin bir karara varmak pek mümkün değildir.
Küreselleşme kişiden kişiye değişen bir kavramdır. Bazıları için mutluluğu, bazıları için gücü, bazıları için korkuyu meydana getiren olay olarak adlandırılır.
Küreselleşmenin birçok etki alanları vardır, bunlardan birisi ekonomik küreselleşmedir.
Ekonomik küreselleşmeye baktığımızda dünyayı tek köy olarak görebiliriz. Herkesin herkesle, her milletin her milletle ticaret yapabilmesi tek köy kavramını açıklayan en önemli unsur olarak karşımıza çıkar. Küreselleşme deyince herkesin her şeye, her bilgiye, her teknolojiye, her ürüne ulaşabileceğini düşünmemek elde değil. Tabi bunu düşününce akla daha iyi imkânlar, herkes için eşit şartlar, herkes için teknoloji, herkes için medeniyet olacak gibi geliyor. Fakat işin iç yüzü pekte dışarıdan görüldüğü gibi değil. En azından bana göre öyle değil.
O kadar masum olmayan bu küreselleşme büyüğün daha büyük olmasına ve küçüğün bir deri bir kemik kalmasına sebep olmuştur. Teknolojiye ulaşılabilirlik artmış ama maddi olanaklar azalmış. Güçlü olan güçsüzü çiğnemiş, kullanmış, ekonomisini elinden almıştır. Kimi ekonomistler sömürgenin yeni adı demiş küreselleşmeye kimi ekonomistler ise iyi bir adım olduğunu fakat kötü niyetli insanların yönetime geçtiğini söylemiş.
İkinci dünya savaşından sonra IMF ve dünya bankası gibi kuruluşlar meydana gelmeye başlamış. Bana kalırsa önce herkesi sömürmüşler sonra sömürdükleri paraları kredi olarak geri vermişler. Tabi kredi almak kolay değil geri ödemesinin ve faizinin yanında belli başlı şartları var. Nerde kullanacaksın, silah alamazsın, yol yapamazsın gibi.
Küreselleşmenin iyi yanları da var. Örneğin ürettiğiniz ürünü dünyanın her yerine satabilirsiniz. Her ülkeden ürün alabilirsiniz. Her bilgiye ulaşabilirsiniz. Dünyanın öbür ucundan bile haber alabilir, ne ürettiklerini görebilir, kültürlerini öğrenebilirsiniz. Hammadde ihtiyacınızı kolaylıkla karşılayabilirsiniz. İstediğiniz ülkede yatırım yapabilirsiniz.
Sonuç olarak küreselleşme hem iyi şeyler hem de kötü şeyler getirmiş dünyaya. O yüzden küreselleşmenin tanımından çok insanların küreselleşmeyi nasıl kullandığına odaklanmalıyız. Küreselleşme diye bir kavram olmasaydı bile başka şekilde ve başka isimle yapılmak istenenler yine yapılırdı. Suçlamamız gereken bir şeyler varsa küreselleşmeden ziyade insanlık ve insanlığın açgözlü, doyumsuz ve kendi türüne karşı acımasız oluşu suçlanmalı.

🦅👍🔥🦅👍🔥
YanıtlaSil