Ana içeriğe atla

Kayıtlar

GÜNEŞLİ PAZARTESİLER - LOS LUNES AL SOL

En son yayınlar

İNSİDE JOB (2008 KRİZİ)

2008 krizinin yapıtlarından biri olan bu belgeselin yönetmeni Charles Ferguson’dur. Belgesel İzlanda’nın doğası ve ekonomisini anlatarak başlıyor. İzlanda’da bankalar birbirlerini balon gibi şişirmişler ve hisse fiyatları dokuz ev fiyatları ikiye katlamıştı. Milyonlarca borçlanma ortaya çıkmıştı. 2008 sonlarında bankaların tüm sistemi çökmüştü. İşsizlik üç ay gibi kısa bir sürede üç katına çıkmıştı. Amerika’da da durum farklı değildi. Belgesel şu şekilde devam eder: BURAYA NASIL GELDİK? Büyük buhrandan sonra piyasalarda devlet ipleri eline almıştı ve 40 yıl boyunca en ufak bir kriz yaşanmadı. 1982’de yönetim tasarruf ve kredi yönetimlerini serbestleştirdi ve yatırım bankaları halka açık hale geldi. 10 yıl sonra çoğu tasarruf ve kredi yönetim kurumu batmıştı, vergi mükelleflerine çok büyük bir ödeme yüklenmişti ve milyonlarca insanın tasarrufları heba olmuştu. Bir sonraki çöküş 2001’de gerçekleşmişti ve 5 trilyon kaybedilmişti, sermaye piyasasını düzenlemek için kurulan SPK( sermaye...

BÜYÜK AÇIK - THE BİG SHORT (2008 KRİZİ)

  2008 yılında gerçekleşen ekonomik krizin Amerika’da başlayıp hızla tüm dünyaya yayılan ve Michael Levis tarafından kaleme alınan büyük açık kitabı Adam McKay yönetmenliğinde filme uyarlanmıştır. Film Mihael Burry adlı para yöneticisinin ipotekli bireysel kredilerin 2007 yılında ödenememeye başlayacağını keşfetmesiyle başlar. Bankadan kredi temerrüt takası adında finansal bir araç oluşturmasını ister ve konut piyasasındaki tahvilleri açığa satışa çıkarır. Bankacıların hoşuna gider çünkü bu durum sadece milyonlarca Amerikalının konut kredilerini aynı anda ödeyememesi durumunda gerçekleşecektir. Tek bir banka değil tüm bankalarla aynı anlaşmaya girer. Jared Vennett isimli zeki bankacı burry’nin planını anladığında hemen harekete geçer ve Mark Baum’u kredi temerrüt takasında açığa satışa yatırım yapması için ikna etmeye çalışır.   Baum ve ekibi ivedilikle konu hakkında araştırma yapmak için sahaya çıkar ve ekip balonun doğru olduğunu sistemin çökeceğini anlar ve açığa satış iç...

AMERİKAN FABRİKASI

  Julia  Reichert  ve Steven  Bognar’ın  yönettiği bu belgesel  Çinli  bir iş adamının  Ohio’da kapatılan bir fabrikanın yerine tekrar fabrika açmasıyla başlar. Şirketin başlarda hedefi Amerikalıların ve Çinlilerin dost olması ve bu işi birlikte başarmalarıdır. Çinli iş adamı Amerikalılara gelecek ve yeni umutlar vadeder. Bölgedeki Amerikalı işçiler uzun zaman sonra iş bulma umuduyla fabrikada  Çinli  işçi lerle birlikte çalışmaya başlar . Şirket sendikalı olmayı istemediğini fakat zaten hakkaniyetli olduğunu  ve iş çilerin haklarını her zaman savunacağını  söyler. Çinlilerin çalışma şartları Amerikalılara uymaz ve sorunlar çıkmaya başlar. Çinliler çok çalışıp az maaş alır ve gerektiğinde iş için ailesini bırakıp evinden ve ülkesinden uzaklaşabilir. Onlar böyle çalışmaya ve bu şartlara uyum sağlamaya hazırdır. Çinli iş adamı Amerikalı işçilerden aynı verimi alamadığında alternatif yollar aramaya başlar.  Yetersiz  kal...

PREKARYA

Bir diğer adı  prekarite  olan bu kavram 20. Yüzyılda İngiliz ekonomist  Guy   Standing  tarafından ortaya atılmıştır. Bu ekonomiste göre  prekarya halk arasındaki yeni çalışan sınıfının adıdır. Genellikle yaratıcı sektörlerde(reklam, yazılım, oyun…) ön plana çık an bu sınıf kendini geliştirmiş, eğitim almış çalışanlardan oluşmaktadır. Sürekliliği olmayan, yarı zamanlı, belirli bir proje süresi kadar çalışılan işlerdeki elemanlara verilen isimde denilebilir. Bu kavramı duyduğumda aklıma Marksist düşünceyle ortaya çıkan  proletarya  yani işçi sınıfı dediğimiz alt kesim insanların  emeğinin sömürülmesi ve hiçbir güvencelerinin olmaması geldi. Tabi bu kapitalist sistem alt kesimi n bilinçlenmesi ve sendikaların  işçilerin haklarını savunmasıyla etkilerini azaltmıştı. Batı dünyası Sovyet  sosyalist  tarzın yayılması korkusuyla sendikaların şartlarını kabul etmek zorunda kalmıştı. İşçiler  refah düzeylerini arttırmıştı. Küresel...

KÜRESELLEŞME

  Küreselleşme ülkeler arası alışveriştir. Tabi bu alışveriş sadece mal  alışverişi  değil aynı zamanda  kültürlerin, fikirlerin, görüşlerin alışverişidir.   Küreselleşmeyi çok boyutlu olarak adlandırabiliriz çünkü küreselleşmenin ekonomik boyutu olduğu kadar kültürel, siyasal, teknolojik, sosyal boyutları da vardır. Küreselleşme yeni oluşmuş bir olgu değildir. Bugün bu olgunun üçüncü evresindeyiz. Geçmişe y ani ilk evresine baktığımızda 1490’larda  merkanti lizm etkisiyle başladığını  ve ardından sömürgecilikle sonuçlandığını görürüz.  İkinci evresi sanayileşmeyle başlamış ve sömürgecilik emperyalizme kafa çevirmiştir. Üçüncü evre  ise 1970’lerden sonra çok uluslu şirketler, iletişim devrimi, SSCB’ nin yıkılması gibi olaylarla  süregelmiştir .  Bazı ekonomistlere göre ise küreselleşme insanlığın başlangıcıyla birlikte başlamış günümüze kadar etkisini sürdürmüştür. Anlaşılacağı üzere küreselleşmenin başlangıcı hakkında kesin bir kar...

YATIRIM YAPMAK İSTİYORUM!

Çalıştık, didindik, yemedik, içmedik, giymedik elimizde ne kaldıysa yastık altına attık. Peki hata mı ettik? Maalesef bu sorunun cevabı evet hem de koskocaman bir evet. Hepimiz duymuşuzdur çevremizden on tane altın aldım şimdi ikiye katladı, dolarlarım şimdi ev parası ediyor, zamanında arsa aldım iki daireye sattım der uzatırız bunları ama gerek yok. Biz artık bunları duyan değil anlatan olmalıyız. Asıl soru nasıl? Ne zaman, nereye yatırım yapmalıyız? Hangi yatırım şekli bize uygun? Hepsinin cevabını bu yazıda toplayıp birlikte karar verelim. Öncelikle yatırım yapabileceğimiz alanlara bakalım. ·          DÖVİZ ( Dolar, Euro vb. ) ·          MEVDUAT ·          EMTİA ( Altın, Gümüş, Kahve vb. ) ·          GAYRİMENKUL ·          HİSSE SENEDİ ·       ...